Yusuf Akgün
11 Eylul 1984'de Istanbul'da dogdu. Orta ve lise öğretimini Bilge Kagan Lisesinde yaptı. Lisede Shakespeare 'in Bir Yaz Gecesi Rüyasi'nda Lysander roluyle sahneye çıktıi. Provalaıi bitiremeden tiyatrodan kovuldu. Ancak katıldığı bir kaç provada oyunculuğu sevdi ve ertesi yil oynadığı Hababam Sınıfı'nda Akil Hoca roluyle ödul aldı. Liseyi tiyatro sayesinde bitirdi.
2003 yilinda Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakultesi Tiyatro Bölümü'nü burslu kazandı. 2004 ılında Ortaoyuncularda Ferhan Sensoy'un asistanı olarak çalıştı
Ilk filmi Balans ve Manevra'ya Engin Cezzar'in tavsiyesiyle dahil oldu.
,
21 yaşındaki oyuncu halen Yeditepe Üniversitesinde 'aktör olmak' icin hazırlanıyo
Balans ve Manevra Yusuf Akgün'ün ilk filmi ve o ilk filminde soyundu! 'Sadece kadınlar değil, küvette ben de soyundum ama filmde belden üstüm gözüküyor'
Adını, sanını daha önce hiç duymadığınız genç bir oyuncuya röportaja gitmek... Size ne anlatabilir ki, en fazla geçmişini ve içinde bulunduğu birkaç yapımı... Sadece tek bir filmi olan Yusuf Akgün hayatını, aşkını, Teoman'ı, Bodrum'u, ailesini ve aklına eseni anlattı. Aslında röportaja hayli temkinli (!) başlamıştı, bir saatin sonunda 'Bak şimdi damardan girdiniz' deyip açıldı. Susturamadık. Neşeli, eğlenceli, anlatırken gülen ve güldüren cinsinden biri Yusuf Akgün. Hani derler ya birilerine şeytan tüyü var sende diye, Yusuf Akgün de o birilerden biri. Peki nereden çıktı bu Yusuf Akgün şimdi? Balans ve Manevra'dan. O, Teoman'ın merakla beklenen filmi Balans ve Manevra'da 17 yaşındaki genç Ruhi'yi canlandırıyor. Her oyuncu gibi oyunculuğa küçük yaşlarda merak sarar. İlk sahne deneyimi dokuz yaşında gerçekleşir, o günden sonra da tüm müsamerelerde sahnede hep o vardır. Lisede tiyatro klubüne üye olur. Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı oyunun provalarına beş dakika geç kalıp üstüne bir de yönetmenle kavga edince, kendi deyimiyle, 15 yaşında faal tiyatro hayatı biter.
Engin Cezzar önerdi
Üniversite sınavları gelip çatar. Ailesi 'Aman oğlumuz mühendis olsun' hayalleri kurarken, sayısal bölümde 'mecburi' okuyan Yusuf'un aklında aslında hep tiyatro vardır; 'Ah şu konservatuvara bir kapak atsam!' Talih Yusuf'dan yana güler. Üniversite yerine konservatuvarı kazanınca Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'ne kayıt yaptırılır. 'Ben hiçbir zaman kendimi bir ameliyat masasının başında düşünmedim. Bir ara karizmatik iş diye mimar olmaya karar vermiştim. Üniversite olmayınca ailem de, boş boş dolanacağına bari oyuncu olsun, durumuna geldi. Aslında babam aydın bir adamdır, oyuncu çocuğu kaldırabilir gözüyle bakıyorsun ama yok öyle bir şey. Tiyatrodan adam korunan bir ülkede yaşıyoruz biz!' Yusuf sadece okulla bu işin olmayacağı kararına varır, mutlaka bir yerinden tiyatroya bulaşmalıdır. Ferhan Şensoy'un kapısını aşındırmaya başlar: 'Ferhan Hoca'nın yanına gittim geldim, gittim geldim. Adam en sonunda 'İyi anasını satayım, gel' dedi. Uzun Don Kişot oyununda ikinci asistanlığını yaptım' Ve şans kapıyı çalar, okuldan hocası Engin Cezzar'ın kulağına Balans ve Manevra filmi için oyuncu arandığı haberi gelir. 'Engin Hoca, aslında benim dersime hiç girmedi, sadece bir oyunumu seyretmiş. Valla ben adımı bildiğini bile bilmiyordum. Benim telefonumu istemiş arkadaşlardan. Çok da korktum, acaba bir suç mu işledim diye. Sonra ben onu aradım, hayırlı bir habermiş!' Yusuf, Engin Hoca'nın tavsiyesiyle film için görüşmeye gider...
Görüşme bizzat Teoman'la mı gerçekleşti?
Aslında onunla olmayacaktı. Kameraya çekeceklerdi, sonra o seyredecekti. Ben de kameraya karşı hiç oynayamam, çok iyi değilimdir açıkçası. Bereket o gün kamerada film bitmiş. O anda Teoman da orada, gelip beni kendi izlemek zorunda kaldı. Sakallıydım, 'Git sakalını kes' dedi. Hemen kestim, sonra fotoğraf aldılar. Yarın arayacaklarını söylediler. Ertesi akşam oldu, çıt yok. Tam ümidi kesmişten telefon geldi, 'Senaryo gönderiyoruz' dediler.
Sizi neden seçmiş olabilir Teoman?
Valla benim oynadığım rol, çok büyük yetenek isteyen bir şey değil. Fiziksel seçmiş de olabilirler, yakışıklı adamım sonuçta. Benim rol için en zorlandığım taraf, dört günde altı kilo vermek oldu. 17 yaşın fiziğine bürünmek için o kilolardan kurtulmak şarttı.
Teoman'ı öncesinde dinler miydiniz?
Hayranı değildim de dinlerdim yani, severdim şarkılarını. Teoman'la birebir takıldık. Çok eğlenceli, kültürlü ve iyi bir adam gerçekten. Zaten uzun uzun rol hakkında konuşmadık. Ben kafamdakileri yaptım, olmayan yerlerde o beni uyardı.
Ruhi nasıl bir tip?
Hafif asi, hard, asosyal bir adam. Biraz da sinirli. Ruhi ile ilgili çok fazla bir şey bilmiyorum aslında, aklıma eseni oynadım. Ailesinden, okuldan, kızdan kaçıyor ve Bodrum'a gidiyor. Herif looser ya yolda bile parasını, telefonunu kaybediyor. Yaşlı bir adamla tanışıyor, falan filan... Tip garip, senaryo da garip, garip bir yerlere doğru gidiyor işte. Ruhi'nin sonu yok filmde, öyle yaşamaya devam ediyor.
Ruhi ile kendinizi karşılaştırın desek, ortak bir yön bulabilir misiniz?
Ben lise sondayken ne yapacağımı bilmiyordum. Bir yerden tiyatroya bulaşma hayalleri kuruyorum. Sonra bir kızla tanıştım, aşık oldum ama o yüzüme bakmıyor. Hayatta bir şeyler hep kötü gider ya ve sen düzeltmeye çalışırsın ama, anasını satayım, olmaz yani. Ruhi kötü gidiyor işte. Benim gibi evde, okulda, kızda problem. Kızda problem, kızın olmaması gibi bir sorun Ruhi'de. Herşey kötü giderken Bodrum'a gidip düzeltmeye çalışıyor. Aynen benimki de bu hesap işte. Her şey kötü giderken iyileştirmeye çalışıyordum. Talih döndü derler ya, önce kızla döndü, dolayısıyla diğerleri de döndü. Bunlar çok özel oldu ama şimdi yaa, ben sevgilimden bahsetmek istemiyordum.
Bahsettiniz bir kere devam etmemek olmaz ama şimdi!
Çok fazla peşinden koştum, deli gibi aşık oldum. Zaten hala da öyleyim. Sarhoş geceler falan... Çok ağladım, gitti gidiyor çocuk. Evde, okulda psikopat etiketi yedik. Liseden sonra kızla birlikte olmaya başlayınca, her şey de iyi gitmeye başladı. Şimdi ikimiz de aynı üniversitedeyiz. Artık iyi bir hayatım var, başıma da iyi şeyler geliyor. Fizik formüllerinin hiçbirini ezberleyemedim, formül var mı onu da bilmiyorum ama iyi bir adam olduk be hocam. Filmle ilgili basına genelde çıplak kareler yansıdı. Görmediğimiz başka çarpıcı neler var?
Sonuç olarak Bodrum'da bir film çekiyoruz, Bodrum'da çekilen film cami görüntülerinden ibaret olmayacak herhalde. Ama film erotik bir film değil. Çıplaklık hayatta ne kadar varsa, filmde de o kadar var. Çarpıcı mı bilmem ama benim de çıplak olduğum bir küvet sahnesi var mesela.
İlk filminizde soyundunuz yani!
Çekimde kolaylık olsun diye 'Çıkarayım mı?' diye sordum, Teoman 'İyi olur' dedi. Kızlar falan sette, onlar çıktı dışarı. Dört beş kişi kaldı yanımda. Çektik işte öyle. Ama filmde sadece belden üstüm gözüküyor. Hatta o sahneyi çekerken Teoman, 'Hadi çocuklar, Marlon'u fazla bekletmeyelim' falan dedi. Marlon Brando'ya benzetti beni.
Siz filmin oyuncusu değil de izleyicisi olsaydınız Balans ve Manevra'yı beğenir miydiniz?
Biz bu işi ortaya kalbimizi koyarak yaptık. Oyuncusuyum diye söylemiyorum, gerçekten güzel ve ilginç bir film. Özellikle Burak Sergen izlenmeye değer. Teoman'ın dünya kadar hayranı var. Onlar Teoman'ın ne yaptığını merak edip bu filme gideceklerdir.
Ruhi'yi kafama göre oynadım
Teoman oyuncusunu rahat bırakan bir yönetmen. Uzun uzun Ruhi hakkında hiç konuşmadık. Önceki Ruhi nasıldı, ben nasıl oynadım, aradaki farklar ne, hiç bilmiyorum.
Sizden önce o filmde Eser Ali oynayacaktı. Onu çıkarıp yerine sizi aldıklarını biliyor musunuz?
Valla çocuğu tanımıyorum. Ne problem çıktığını bilmiyorum, o yüzden hiçbir fikrim yok. Bana gel dediler, geldim. Onaylanmamla çekimlerin başlaması arasında sadece beş gün vardır.
Filmle ilgili size en çok ne soruyorlar?
Teoman'ı. Arkadaşlar bol bol soruyorlar, ben de cevaplıyorum. Sıkılsan da belli edemezsin, çünkü o zaman da pat diye bir etiket yersin. 'Ooo meşhur oldu, falan filan...' diye. Ama bak Bodrum'da meşhur bir adamım. Çocuklar gelip 'Abi bu kameralar hep seni çekiyor. Ünlü olunca bizi tanımazsın, bari şimdi imza ver' deyip bol bol imza aldılar benden.
Bu film size neler getirecek?
Bu filmi kendimi pazarlama yeri olarak görmedim. Ama yönetmenler iyi tekliflerle gelirlerse mutlu olurum.